31 Ekim 2016 Pazartesi

Veda

    bir çığlık geldi en zayıf dalın en zayıf ucundan.acı,tiz bir çığlık.hoşça kal dedi galiba.öyle acıydı ki bu ses, kahırlı  bir ezgiden başka bir şey duyulmuyordu.iki damla aktı yere .bu dün yağan yağmurun yaprağa verdiği suni gözyaşıydı.yaprak dala veda ediyordu......
     
    kasabadaki  istasyon 1940'larda yapılmış,zaman yolculuğunda hissediyorsun içinde kendini.hele ki sonbaharda sarı yapraklar rayların üstünde uçuşurken, en güzel şiiri yazılıyor o an doğanın.elinde yanları hafif yırtılmış ,ipleri sarkan kırmızı valiz olan genç bir kız gözyaşlarını siliyor,dudaklarını ısırıp duruyor,acısını bastırmaya çalışırcasına.fakat ne mümkün.bazı acılar öyle kolay bastırılmıyor.yanında başında eski bir yemeni  ,üstünde basma etek ,yün hırka olan yaşlıca bir kadın kızın sırtını okşuyor''ağlama o kadar  evladım,hem okumaya gidiyon,ağlama ağlamayı getirir'' diyor ama gözlerindeki yaşı saklayamıyor.trene binme zamanı,son çağrı ;trenin içinden can havliyle el sallıyor anneciğine.su atıyor annesi ardından tez gelsin ,sağ salim gelsin diye.annesi kızına veda ediyor.......

 saatlerdir bekliyor bu kafede.anlaştıkları saat çoktan geçti.ne oldu ,başına bir kaza mı geldi diye endişelenmeye başlıyor genç adam.saatini bu kaçıncı kontrol edişi ,duvarlara bakıp of çekişi.haber de vermedi diyor.endişe duvarları çoktan haddini aştı.nerede bu?nihayet ağır ağır yürüyen ,pek özensiz giyimli ,buna rağmen fazlaca kendine güvenli bir genç hanım geliyor.oh diyor delikanlı ,çok endişelendim.başına bir şey geldi sandım.neredesin.buradayım diyor kız ,sakin ol.çocuk nasıl yani der gibi başını eğiyor .hayırdır diyor ne oldu niye geciktin.yok bir şey diyor kız.sadece gelmek istemedim.buraya kadarmış ben bu ilişkiyi sürdürmek istemiyorum diyor kız.kusura bakma ...saatler duruyor o an.zaman duruyor.yerçekimi duruyor,kara delikte sürükleniyor sanki genç adam.erkeklik de var serde.ağlayamamak da zor.kaskatı kesilmiş elleri buz.bakışları buz.kız sırtını dönüp gidiyor.delikanlı sevgilisine veda ediyor......

bir gün önce elli yılını paylaştığı hayat arkadaşını bu kara toprağa vermiş yaşlı adam.o kadar üzgün ki ağlıyamıyor bile.son günlerini hep not etmiş.bugün ilacını içemedi,bugün ateşi çok çıktı,bugün gözlerime baktı .... ...o kadar acı bir kayıp ki  sözcükler,gözyaşları,ahlar vahlar hiçbir şeyle ifade edilemiyor .dün ayakları geri geri giderek verdiği toprağı bugün eşiymişçesine okşuyor .dün bir yabancıydın toprak.bugün eşimsin,canımsın diye geçiriyor içinden.ne anlamsız yıllarını bir toprağa vermek.inşallah cennet vardır ,inşallah ahiret vardır,inşallah ruhlar gerçekten de ölümsüzdür diyor içinden.ya hepsi bir yalansa.buna nasıl katlanırdım?sana diyor eşinin mezarına dönüp, tek sözüm var,bin kitaba bedel.seviyorum seni....adam hayat arkadaşına veda ediyor.......

28 Ekim 2016 Cuma

Gerçek

evet biliyorum
herkes kutsal
hepiniz sofu
bir ben günahkar
bir ben deli
evet evet haklı olabilirsiniz
açtığım her kapı başka bir kapıya açılıyor
binlerce başka kapıya çıkıyor tüm kapılar
çalmasını bilmezsen açılmaz derler kapılar
belki açılsın istemiyorumdur
kim bilir...

siz sofular bilirsiniz
gerçek toprak üstünde mi
altında mı?
ellerimizle kazarsak çıkar mı?
nice hayat göçüp gitmiş onun peşinde
bir bilinmeze,
ben gitsem çok mu?...

evet haklısınız
hepiniz alim,hepiniz sofu
bir ben günahkar
bir ben deli
az bile deliliğim
zır deli olmak gerek bu dünyaya
hepinize fısıldamalıyım
avazım çıktığı kadar
gerçek yok
boşuna aramayın diye...................

 Kumrularin sesleri kesildi  Yaz günleri gibi günaydın demiyorlar bana artık. Olsun . Iyi olsunlar da Varsın başka gökyüzü altında yaşasinla...