7 Kasım 2013 Perşembe

                        Çamurdan Bebek
çocukken hiç bez bebeğim olmadı benim ya da bir oyuncak bebeğim.
ondandır belki
kendimle bu bitmez oyunlarım...
kendine en büyük düşman yine kendiymiş ya insanın
 binlerce senaryom var benim ölüme dair ve binlercesi  yaşamamaya dair...
gittiğim her uçurumun kenarından dönmesini bildim 
ayaklarım tökezledi evet ama düşmedim.
 dedim henüz erken....
erken bir hayata yeniden küsmeye....
ve geç çocukluğa dönmeye...
şimdi diyorum geriye dönüp
bir bez bebeğim olmadı  benim ama çamurdan bebeklerim vardı.
çok farkı yok aslında şu andan
çamurdan neler yapmadık ki...
çamuru atardık temizlenirdi ellerimiz
zor olan ne biliyor musun?
hani kendi aksini gördüğün sular var ya dupduru,tertemiz
derinliğine inandığın
çamurdan beni ancak bu temizler dediğin
bir sabah kalktığında
o suların çamura bulanması...!





8 Ekim 2013 Salı

             Rüya

 yüzünü göstermeyen o adam geldi dün tekrar rüyama

su dedi

karanlık bir su var önünde

derin bir bataklık

az ilersinde  uçsuz bucaksız tertemiz bir deniz

ama önce bataklıktan geçmelisin o suya ulaşmak için

deniz sana hasret sen denize

ama önce bataklık.

ya dedim boğulursam ,batarsam o bataklığa

ya dedim ilersi sadece bir serapsa

seraba da razı olmalısın dedi  bataklıktaysan.........

13 Eylül 2013 Cuma


         SANRI
bir sanrı biliyorum bu hayat
varmış gibi görünen bir rüya yansıması
gerçek olamayacak kadar acı bazen
bir yerini keser ya bir bıçak
paslı bir çivi batar ya karnına
işte o kadar acı
ama ağlamayacağım anne
çünkü bu sadece sanrı
gerçek olamayacak kadar acı..........
ağlamayacağım anne
bu sanrı bir gün bitecek
ışıklar içinde yemyeşil bir ormanda küçük bir kız olacak ruhum yine
beyaz bir orkide kadar saf
ama saflık iyi değil anne
aç gözünü bu hayatta saf olma derdin sen hep
şimdi sence ben ne olmalıyım anne
bu acı sanrının içinde kendimi kaybettim anne
sen kimsin deseler verecek cevabım yok
sahi ben kimim anne?
ağlamayacağım anne
çünkü bu sadece sanrı
gerçek olamayacak kadar acı.......

3 Eylül 2013 Salı

      Sarı Yaprak

 sarı bir yaprak düştü yere

dur dedim daha Eylül

kış için erken daha

daha bağbozumu olmadı sende bu erken göçüş niye

acelen ne

nereye bu kaçış

neyden bu kaçış

yazı silmek mi isteğin

onu niceleri denedi

silinmiyor sarı yaprak

o bir kez yazıldı mı alnına silinmiyor sarı yaprak.....



27 Ağustos 2013 Salı

               DUVAR

 dilinde bir türkü lay lay lay.

yollar...

siz değil miydiniz aydınlık ,yemyeşil görünen

siz değil miydiniz yola çıkınca kararan

siz değil miydiniz tertemiz

ayaklarımıza çamur bulaştıran.

hep mi değişir yollar  yola çıkınca

hep mi

baştan rüya ,

ardı

kabus.

hep mi

yolların önünde büyük bir duvar

ne yıkılır ne aşılır...


9 Nisan 2013 Salı

şimdi yeniden doğma vakti

ağaç sevindi haline
kurumuş gövdesi yeniden yeşermiş ,çiçeklenmişti
bitiyordu yalnız ,soğuk kış günleri
artık bir yaprağı
bir meyvesi olacaktı,
çiçekleri rengarenk çocuklara neşe olacaktı
kış zordu ve çok çileli
kimi dalları kırılmıştı sert ,vicdansız rüzgardan
kuru bir odun parçasına dönmüştü
bir canlı bile değildi sanki
onca soğuğa ,yağmura ,rüzgara direndim dedi
şimdi yeşerme vakti
şimdi yeniden doğma vakti........

16 Mart 2013 Cumartesi

Romanlarım

romanlarım var benim
her satırın altı çizilmiş fosforlu kalemlerle
her satırında bir hatıra
kimi yerinde bahar neşesi
kimi yerinde vahşice  işlenen cinayetler.
akan kanları görüp ürperirsin bazen,
bazen bu ne gereksiz neşe der şaşırırsın şapşallığıma

 
romanlarım var benim
bağıra bağıra konuşur içimde
sesi tüm seslerin üstünde
susmaktan büyük çığlık yokmuş
susar çığlık çığlığa....


 romanlarım var benim
pembe başlar
gri  biter
kendi şarkısını kendi söyler...


romanlarım var benim
onbinlerce sayfa
binlerce öykü
romanlarım var benim
hiç yazılmamış,yazılmayacak
hayal yükü.....

13 Ocak 2013 Pazar

Akşam

      Kim bilir daha sabahı olmamış kaç gün bitmiştir ömrümüzde.Kaç gün hiç yaşanmadan nihayet bulmuştur.Pazarları hiç sevmem uzun süredir.Pazarları sanki daha bir doğmaz güneş.Zordu ilk zamanlar alışmak doğmamış günlere.Akşamları o yüzden daha bir güzeldir.Umut etmek zorunda değilsindir mesela akşamları.Güzel,renkli bir günü beklemek zorunda değilsindir.Bitmişlik vardır akşamlarda.yormaz insanı beklememek.Bitişlerde huzur var demek ki,demek ki en çok yoran beklemek,ne beklediğini bilmeden beklemek ...Ve  bu en çok kendine küstürür insanı,yine bekledin ve bak ,yine akşam oldu.Bir çocuk gibi amaçsız,amaçlı küsersin kendine...
        Yıllar ,ömür geçer bekleye bekleye.Ne aptal bir varlıktır insanoğlu.Ölümüne yaklaştığını bilir.ama yine de bekler.Sanır ki bir sonraki yıl herşey süt liman olacak,hayat cennet,insanlar melek olacak.Takvimden yırttığı her yaprak hem umut hem hayal kırıklıkları toplamıdır.Bazen bilir böyle olduğunu,bazen bilmemezlikten gelir.Gülümser ömrünü yırtarken......
              Akşam...Akşam olsun hep.Pembe bir gün doğmasını beklemektense,gün doğduğunda  bugün de gri olduğunu hissetmektense akşam olsun.Karanlık....
  

 Kumrularin sesleri kesildi  Yaz günleri gibi günaydın demiyorlar bana artık. Olsun . Iyi olsunlar da Varsın başka gökyüzü altında yaşasinla...