20 Kasım 2016 Pazar

Kasımpatı

aylardan Kasım diye değil
ben her mevsim içimde bir kasımpatı büyüttüm
çiçeklerin en güzeli değildi belki
fakat kışa en razı çiçekti.
..........
ben her mevsim içimde bir kasımpatı büyüttüm
gri Ankara'da olabildiğince gri bir hayatın
gül kadar nazı,işvesi olmayan çiçeği,
yazdan vazgeçmiş
kışa teslim bir ruhun
diğer çiçekler içinde kaybolmuş çiçeği.
aslında hepimiz kaybolmadık mı
hepimiz için fazla büyük değil mi bu dünya?
yakında buz tutar.
kasımpatı
kurur gider bu koca dünyada
kasımpatı kuruyup yok olacak diye
niye seviniyorsun?
hayatı ölüm var ediyorsa
mutlak son herkes için
hep o kapının ardında
şanslıysan yanında güzel anılar  getirirsin
değilsen
kasımpatı kadar bile olamazsın
 çürür gidersin..............

14 Kasım 2016 Pazartesi

hak etmek


kim ne hak ediyor biliyor musun?
bile isteye sırtını dönüp gittiğin o yıllar
affedilmemeyi hak ediyor
kine düşman bu kalbim
sende kini hak ediyor.....
.............
kim ne hak ediyor biliyor musun?
kimseye  suç yüklemeden ruhun ,
ben ne yaptım demeyi hak ediyor
ellerine verilen her çiçek bahçesini solduran sen
çiçeksiz kalmayı hak ediyor.....
.........
kim ne hak ediyor biliyor musun?
sen madde telaşındayken,
hayata gelmiş her ot,çiçek,böcek
hayvan,insan
yaşamayı hak ediyor.
daha yeni yeni hayat denen kara sevdaya tutulmuşken
kara toprağa girmemeyi  hak ediyor...................

12 Kasım 2016 Cumartesi

Kavga



kavgan kendi hayatınsa
yakarsın tüm gerçekleri
tüm yazılmış yazılmamış kanunları
inançları,tanrıları.
kendi gerçeklerini yaratırsın
kimse inanmasın o gerçeklere
kimse olmasın ya yanında
ne farkeder
başı,sonu yalnızlık değil mi zaten
kaç ölü gördün sevdiğiyle gömülen
bu kavga senin kavgan
can tene küsmüş 
madem
sana sessiz sedasız ölmek yaraşmaz
kavgan da
ölümün de gürültülü olsun 
bu kavgaya düğün,dernek kurulsun
davul yerine
kurşunlar sıkılsın
konfeti yerine
takvim sayfaları atılsın  yollarına
yaşamaktan vazgeçtiğin
sarı takvim sayfaları
....
kavgan kendi hayatınsa eğer
korkularını da yakarsın
hayatını da.........
........


10 Kasım 2016 Perşembe

Sınırlar

ne çok sınır var önünde
dikenli tellerden örülü duvarlar
istediğin kadar görmezden gel
çarpacaksın...

elin yüzün kanayacak çarptıkça
zaman geçtikçe hayallerin  kanayacak
çarpmam sandığın her sınır
bir mayın olacak yüreğinde patlayacak
.....

8 Kasım 2016 Salı

Manastır

''Manastır'ın ortasında var bir çeşme
Canım çeşme
Bu yurdun kızları hepside seçme
Biz çalar oynarız........''
......

Manastır'dan ayrılalı elli yıl olmuştu.hala Manastır türküleri söyler,köyünü hayal ederdi türkülerini söylerken.hayallerde mekanlar hiç değişmiyor.zaman uğramıyor hayallere.hayallerinde köyü hep bıraktığı gibiydi,zaman değmemiş olabilir miydi hiç o küçük köyüne , yemyeşil ovalara , iki katlı ahşap evlere,ovalar boyunca uzanan yemyeşil bağlara...hayaller hepimizin özgürlük alanı.kimsenin dokunamayacağı en gizli bahçelerimiz.o da köyünü hep çocukluğundaki gibi hayal ederdi.hayali bile güzeldi...

zaman geçtikçe hasret büyüyordu.sanki doğduğu şehre gitse yine yedi yaşında,yine annesi hayatta,yine Petro sokağın başında olacaktı.o yüzden sürekli beni oraya getirin diyordu.doğduğum topraklara getirin.ölmeden önce son bir kez göreyim;bir avuç toprak alayım köyümden yarın bir gün ölünce mezarımın üstüne atın.memleket toprağıdır.ana gibi sarar cansız bedenimi.vasiyetimdir ha unutmayın..memleket özlemi daha ne kadar derinden anlatılabilirdi ki..daha ne kadar çok özlenebilirdi bir kara parçası......

yarı Bulgarca ,yarı Arnavutça,yarı Sırpça yarı Türkçe'ydi kullandıkları dil.bir kültür mozaiğiydiler.yaşadıkları coğrafyanın her rengi mevcuttu dillerinde,sözlerinde,yaşam şekillerinde.yüzyıllardır kardeşçe yaşamış milletlerin son temsilcileriydiler.onlardan sonra gelen nesil yani bizler belki onlar kadar bu yüzden hoşgörülü değildik.belki bu yüzden hep anlayış sadece dilimizdeydi.yüreklerimiz belki bu yüzden kaskatı.önyargılarımız bıçak gibi keskindi.

.............

4 Kasım 2016 Cuma

Zamane Yasları

ne sandın ne kadar sürer bir ölümün yası
şimdilerde beş gün
bilemedin bir hafta.
sonra hayata devam...
anayı ,babayı
sevgiliyi,eşi
unuturlar
zamanın kalpleri
dikerler başına bir servi ağacı
kendilerinden hayırlı
hiç yaşamamışsın gibi
unutup giderler
kalmış gibi hakkı
helal edip
unuturlar unuturlar.......

2 Kasım 2016 Çarşamba

Göç

hayatımızda ilk defa fotoğraf çektiriyorduk.nasıl heyecanlıydık anlatamam.fotoğrafçı Aleksa güldü halimize.kameranın ışığına bakın dedi .nasıl şaşkın çıkmışız o fotoğraflarda gülerdiniz görseniz. ...yıllar sonra baktıkça yüzümüzde acı bir tebessüm oluşturacak hayatımızın ilk fotoğrafını çekilmiş olduk.Manastır'a hem pasaport için fotoğraf çektirmeye,hem de elimizde avucumuzda ne varsa satmaya gelmiştik,altın ,gümüş bunları.evleri,mülkleri satamıyorduk.devlet buna izin vermiyordu.öylece bırakacaktık hepsini.malum önümüzde uzun bir yolculuk vardı.köklerimiz dediğimiz fakat belki iki yüzyıldır gitmediğimiz topraklara gidiyorduk.bundan sonraki hayatımız orada devam edecekti.çünkü artık Osmanlı ölmüştü,buralar artık müslüman toprağı değildi.ben henüz yedi yaşındaydım.burada doğup büyüdüğüm için farkı farkedemiyordum bile.ne oluyordu ki bir insan müslüman olmazsa Petro müslüman değildi ama her sabah sokağın başında bizi bekler topaç oynardık.dedemden öğrenmiştim bir insana kelime i şehadet öğretirsek müslüman olurmuş diye.Petro'yu bazen kandırmaya çalışırdım.hadi söyle eşhedü.....hayır hayır söylemem söylersem müslüman olurum derdi,o da dedesinden öğrenmiş demek ki.gülerdik.onlar da bize istavroz çıkarmayı öğretmeye çalışırdı.
    Manastır büyük şehir,yemyeşil güzel bir  şehirdi.Anadolu nasıldı acaba,heyecanlı olduğumuz kadar korkuyorduk da.hem burada topraklarımız vardı,arkadaşlarımız ,komşularımız vardı.nasıl bırakılırdı bunca şey.hiç olmamış gibi.annem çok üzgündü.kardeşleri,annesi ,babası hepsi Pirlepe 'de kalacaktı.mektup bile göndermenin zor olduğu zamanlardı.belki bir daha hiç görmeyecekti annesini,babasını,kardeşlerini.çok üzgün,çok endişeliydi.sanırım o günler düşmüştü karnına kanser illeti....göç tüm çilesiyle başlıyordu.

 Kumrularin sesleri kesildi  Yaz günleri gibi günaydın demiyorlar bana artık. Olsun . Iyi olsunlar da Varsın başka gökyüzü altında yaşasinla...