bayrama bayramlıkla gidilir ağa
mezara duayla
sen yol bilmez misin ki
güle kül ile gidersin
yolu da
yolcuyu da ziyan edersin.........
13 Şubat 2017 Pazartesi
7 Şubat 2017 Salı
böyle buyurdu sarhoş
artık yağmuruna,karına
kurağına,sıcağına
yok bir sözüm
dünya
ne kadar börtü böcek varsa ayaklarımın altında ezeceğim
eğer güç ezmekteyse
can demeyip,canan demeyip
kuru yapraklar gibi ezeceğim
varsın yaprak düşünsün.
varsın ezmek beni de tanrısallaştırsın
öyle ya tanrı sadece yaradan değil
canı candan alan da tanrı
toprağa sürgün edip çürüten de tanrı
böyle buyurdu sarhoşş........
her kadın tanrıdır zaten biraz
denizler mi kurudu,
atmosfer mi delindi falan
umurumda değil,
benden sonra tufan........
riyanın kol gezdiği
yaşamın sürekli ölümle tehdit ettiği
diğer gezegenlerden güzelim diye
böbürlenen gezegen
kibir en lanetli günah biliyor musun?
bu hayatta her şey geçici
güzellik de,aşk da ,sevgi de
hiçbir şeyine güvenme dünya
böyle buyurdu sarhoşş..................
...............
kurağına,sıcağına
yok bir sözüm
dünya
ne kadar börtü böcek varsa ayaklarımın altında ezeceğim
eğer güç ezmekteyse
can demeyip,canan demeyip
kuru yapraklar gibi ezeceğim
varsın yaprak düşünsün.
varsın ezmek beni de tanrısallaştırsın
öyle ya tanrı sadece yaradan değil
canı candan alan da tanrı
toprağa sürgün edip çürüten de tanrı
böyle buyurdu sarhoşş........
her kadın tanrıdır zaten biraz
denizler mi kurudu,
atmosfer mi delindi falan
umurumda değil,
benden sonra tufan........
riyanın kol gezdiği
yaşamın sürekli ölümle tehdit ettiği
diğer gezegenlerden güzelim diye
böbürlenen gezegen
kibir en lanetli günah biliyor musun?
bu hayatta her şey geçici
güzellik de,aşk da ,sevgi de
hiçbir şeyine güvenme dünya
böyle buyurdu sarhoşş..................
...............
4 Ocak 2017 Çarşamba
iğne oyası yüzük
iğne oyasından karanfil bir yüzüktü onların yüzüğü
incelik isterdi,
gözünü kör ederdi insanın...
karanfil kadar çabuk solardı
aşıklar aşığını görmezse
......
iğne oyasından yüzüğü
sakladı adam yüzyıllar boyunca
eski bir sandıkta
gözyaşlarıyla...
.....
iğne oyasından karanfil yüzüğü
sakladı kadın
bir an bile çıkarmadan söz parmağında
sözdü çünkü aşk
evrene verilmiş
sözlerin en büyülüsüydü
................
26 Aralık 2016 Pazartesi
çok öldük bu yıl
hava soğuk
zemheri..
çok öldük bu yıl
ölüler mi soğuttu ki havayı?
içimiz hep bir morg
ölüler çığlık çığlığa
kim susturabilir bu sesi
bir ses ki
göğü deler bu ahlar
ciğeri deler....
yer utanır aldığına bu genç ölüleri
duyulur gezegenin öte yanından
ölülerin kendilerine yaktığı ağıtlar....
ahlar kara bulutlar olmuş üzerimizde
bir gün zifir bir yağmur olup yağacak ....
neden diyor ölüler
neden
hiçbir şey yapmadınız
neden sustunuz
biz ölürken siz uyudunuz?
neden adımızı bile anmadınız
biz sizin için ölürken...
dışarsı zemheri
yüreğimizde yangın
çok öldük bu yıl
kalkmadı henüz cesedimiz yeryüzünden
ahlar adresini bulana dek kalkmayacak.....
zemheri..
çok öldük bu yıl
ölüler mi soğuttu ki havayı?
içimiz hep bir morg
ölüler çığlık çığlığa
kim susturabilir bu sesi
bir ses ki
göğü deler bu ahlar
ciğeri deler....
yer utanır aldığına bu genç ölüleri
duyulur gezegenin öte yanından
ölülerin kendilerine yaktığı ağıtlar....
ahlar kara bulutlar olmuş üzerimizde
bir gün zifir bir yağmur olup yağacak ....
neden diyor ölüler
neden
hiçbir şey yapmadınız
neden sustunuz
biz ölürken siz uyudunuz?
neden adımızı bile anmadınız
biz sizin için ölürken...
dışarsı zemheri
yüreğimizde yangın
çok öldük bu yıl
kalkmadı henüz cesedimiz yeryüzünden
ahlar adresini bulana dek kalkmayacak.....
6 Aralık 2016 Salı
Şiire Sürgün
bir şiire sürgün ettim kendimi
hayatımdaki tüm devrik mutlulukları
devrik cümlelere hapsettim
buzlu dağlara ekilmiş
kuruyacağı baştan belli bir zeytin ağacıydı umutlarım
kaderi sürgündü........
hayat hizadan çıkardıkça
ben de sözcükleri hizaya getirdim
bazen askerlerimdi sözcükler
bazen gerillalarım
savaştılar hep birbiriyle
her savaş gibi
kazanan hiç olmadı
bir şiire sürgün ettim
sardunyaları,zeytin ağacı kokusunu,
eski bir mezarlıkta kuru otlar arasında kaybolmuş
adsız bir mezar taşını
yüzünü hiç görmediğim
sadece rüyalarımda konuşan o gölgeyi
bir şiire hapsettim
sarı bir takvim yaprağını ki üzerinde el yazın vardı
ne kadar değersiz /ne kadar değerli....
bir şiire hapsettim tüm ikilemleri
aşk vazgeçişti
her roman ,her şiir böyle derdi
vazgeçemedim.
bir şiire hapsettim.....................
hayatımdaki tüm devrik mutlulukları
devrik cümlelere hapsettim
buzlu dağlara ekilmiş
kuruyacağı baştan belli bir zeytin ağacıydı umutlarım
kaderi sürgündü........
hayat hizadan çıkardıkça
ben de sözcükleri hizaya getirdim
bazen askerlerimdi sözcükler
bazen gerillalarım
savaştılar hep birbiriyle
her savaş gibi
kazanan hiç olmadı
bir şiire sürgün ettim
sardunyaları,zeytin ağacı kokusunu,
eski bir mezarlıkta kuru otlar arasında kaybolmuş
adsız bir mezar taşını
yüzünü hiç görmediğim
sadece rüyalarımda konuşan o gölgeyi
bir şiire hapsettim
sarı bir takvim yaprağını ki üzerinde el yazın vardı
ne kadar değersiz /ne kadar değerli....
bir şiire hapsettim tüm ikilemleri
aşk vazgeçişti
her roman ,her şiir böyle derdi
vazgeçemedim.
bir şiire hapsettim.....................
30 Kasım 2016 Çarşamba
Gonca Gül
kıymayın gonca güllerimize
o daha açacak
dünyayı görecek
dikeni olmayan bir gül o daha
size ne zararı var,
dünyayı bilmez,
kötülüklerinizi görmez,
hayalleri var
büyüyünce güllerin en güzeli olacak,
aşık olacak
daha aşk ne bilmiyor
ama öğrenecek
mavi gökyüzünün altında
kırmızı ,pembe ,beyaz renk renk açacak
dünyayı güzelleştirecek
görenler ona hayran kalacak
/tı.......
olamadı
yaktınız güllerimizi
ya yakıyorsunuz ya solduruyorsunuz
ne istiyorsunuz gonca güllerimizden?
gonca gül yanar mı?
gonca güle yanmak yakışır mı?
yanan her gonca gül bizi de yakmaz mı?.
...................
...........................Adana'da yitirdiğimiz kızlarımıza.....
25 Kasım 2016 Cuma
Ezrail
uzun süredir ayağında artık kangrene dönen yarayla çebelleşiyordu.fakat yine de dilinden toprağının türküleri eksik olmazdı.Rumeli türküleri onun için en iyi antidepresandı .mahalledeki yaşıtları birer birer ölüyordu.''sıra sana geldi Ali aga'' diyorlardı.''yok be mori benim bir şeyim yok ki,şekerim yok,tansiyonum yok te bu yaradır sadece,ezrail bana gelmez daha'' derdi.
ummadığın taş hep baş yararmış o misal,ezrail mahalleye gelmişti bi kere.görevini yapacaktı.bir gün yine yataktan zar zor kalkmış,bahçede tahta bir sandalyede güneşe karşı oturmuş türküsünü mırıldanıyordu uzaklara bakarak.................
bitola moj roden kraj
jas te sakam od srce znaj
bitola moj roden kraj
jas te sakam za tebe peam..........(bitola güzel memleketim,seni bütün kalbimle seviyorum,bitola güzel memleketim seni seviyorum sana şarkı söylüyorum)
iyi ki türküler vardı,iyi ki bunca büyük acılar ,hasretler çekerken onu hala gülümsetebilen ezgiler vardı.doktor ayağını kesmek zorundayız Ali amca yoksa bu ayak daha fazla götürmez seni bilesin demişti,kestirir miydi daha geçen yıl komşusu sütçü Murtaza 'nın da ayağını kesmişlerdi yara var diye ,sonra bacağını kestiler dedi,ee ne oldu,yine de öldü aynı yıl hem de acıları benden bile fazlaydı,kandırır bu doktorlar mori,ben ayağımı falan kestirmem derdi.fakat bilhassa geceleri ilan var sanki,ilan zehri akıtmış gibi acır bre derdi.çoktu acıları.yaralar hep yardan hediyeydi herkese,ona da yari vatanından hediyeydi,belki o yüzden vazgeçemezdi yarasından.yara kanadıkça acır,acıdıkça yari vatanı gelirdi aklına.yine de inanmazdı bu yaranın onu öldüreceğine.yar sadece yara bırakır öldürmeye kıyamazdı ki.memleketini doğduğu toprakları Manastır Pirlepe'yi bir anlatışı vardı sanardın cenneti anlatır,sanardın ölmüş cenneti görmüş de anlatır.bu sevgi,bu özlem onu bir nebze ayakta tutardı.ya da daha da yaralardı o bilmezdi.............
bir gün ağrıları dayanılmaz bir noktaya geldi,her ne kadar kabul etmese de ezrail galiba onun evine gelmişti,evin tavanın köşelerine baktı,görüyormuş gibi orada birini selamün aleyküm dedi,bu belki bir sanrı belki gerçekten azraille selamlaşmaktı.bilinmez.çocukları vardı yanında hepsiyle helalleşip
ezrail işini yapmadan bir cigara verin de içeyim mori dedi.idama giden mahkumun son isteğiydi bu.son defa tüttürdü cigarasını ve ölüme inat,ezraile inat son türküsünü mırıldandı ......................
ummadığın taş hep baş yararmış o misal,ezrail mahalleye gelmişti bi kere.görevini yapacaktı.bir gün yine yataktan zar zor kalkmış,bahçede tahta bir sandalyede güneşe karşı oturmuş türküsünü mırıldanıyordu uzaklara bakarak.................
bitola moj roden kraj
jas te sakam od srce znaj
bitola moj roden kraj
jas te sakam za tebe peam..........(bitola güzel memleketim,seni bütün kalbimle seviyorum,bitola güzel memleketim seni seviyorum sana şarkı söylüyorum)
iyi ki türküler vardı,iyi ki bunca büyük acılar ,hasretler çekerken onu hala gülümsetebilen ezgiler vardı.doktor ayağını kesmek zorundayız Ali amca yoksa bu ayak daha fazla götürmez seni bilesin demişti,kestirir miydi daha geçen yıl komşusu sütçü Murtaza 'nın da ayağını kesmişlerdi yara var diye ,sonra bacağını kestiler dedi,ee ne oldu,yine de öldü aynı yıl hem de acıları benden bile fazlaydı,kandırır bu doktorlar mori,ben ayağımı falan kestirmem derdi.fakat bilhassa geceleri ilan var sanki,ilan zehri akıtmış gibi acır bre derdi.çoktu acıları.yaralar hep yardan hediyeydi herkese,ona da yari vatanından hediyeydi,belki o yüzden vazgeçemezdi yarasından.yara kanadıkça acır,acıdıkça yari vatanı gelirdi aklına.yine de inanmazdı bu yaranın onu öldüreceğine.yar sadece yara bırakır öldürmeye kıyamazdı ki.memleketini doğduğu toprakları Manastır Pirlepe'yi bir anlatışı vardı sanardın cenneti anlatır,sanardın ölmüş cenneti görmüş de anlatır.bu sevgi,bu özlem onu bir nebze ayakta tutardı.ya da daha da yaralardı o bilmezdi.............
bir gün ağrıları dayanılmaz bir noktaya geldi,her ne kadar kabul etmese de ezrail galiba onun evine gelmişti,evin tavanın köşelerine baktı,görüyormuş gibi orada birini selamün aleyküm dedi,bu belki bir sanrı belki gerçekten azraille selamlaşmaktı.bilinmez.çocukları vardı yanında hepsiyle helalleşip
ezrail işini yapmadan bir cigara verin de içeyim mori dedi.idama giden mahkumun son isteğiydi bu.son defa tüttürdü cigarasını ve ölüme inat,ezraile inat son türküsünü mırıldandı ......................
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kumrularin sesleri kesildi Yaz günleri gibi günaydın demiyorlar bana artık. Olsun . Iyi olsunlar da Varsın başka gökyüzü altında yaşasinla...
-
Her şey belkiyle başlıyor Keşke ile sona eriyor Ne çok kandırıyoruz kendimizi Ne çok heba ediyoruz canıım yıllarımızı Oysa dağ gibi ,taş gib...
-
Kimseye sabırlı olmak zorunda değilsin Sabır hiç de bize öğretildiği gibi Bir erdem değil Çoğu zaman aptallık Çaresizlik Güçsüzlük. Her şey...
-
uzun süredir ayağında artık kangrene dönen yarayla çebelleşiyordu.fakat yine de dilinden toprağının türküleri eksik olmazdı.Rumeli türküleri...