26 Mart 2014 Çarşamba





     Kabus

karanlıktı her yer

her an gelecekti sanki kötü haber

bir çığlık  ki öyle derinden öyle sessiz

yırtıyor etrafı bu sessiz çığlık..

dipsiz bir uçurumun kenarında annem

ellerinde sevdiği insanlar ,

o bırakıyor bir anda sevdiği elleri

atıyor kendini boşluğa.

dayanamam diyorum bu acıya, nasıl dayanırım?

çığlık çığlığa susuyorum

ellerini tutarken sevdiğin

neden atlar  insan uçurumdan?

bunca yalnız varken bu dünyada..

ve senin diyorum anne

ellerinde sevgi varken

neden atladın uçurumdan?

bu acıya dayanırmıyım  diye  mi merak ettin,

kızım güçlü müdür diye mi merak ettin?

neden acıyla sınadın beni

acıyla sınanmaktan bıktım anne..

güçlü değilim tamam ,bak itiraf ediyorum,

beni artık acıyla sınama ...

kabuslarla sınanmaktan bıktım anne...




8 Ocak 2014 Çarşamba

                    DUVARLAR 
duvarların içinden sesler geliyor
kavga eden insanlar var duvarların içinde
dün mesela sabaha dek sürdü kavgaları
hem çok çok gürültü yapıyor bunlar
susturun bu sesleri
bir gece mesela bir tanesi sabaha dek bağırdı
yalnlış anlaşılmak zor dedi
anladın mı dedi.
herkes kadar günahkarım 
herkes kadar masum
herkes kadar çok yalan söyledim
sonra kimse doğrularıma inanmadı dedi
oysa herkes de bir gri vardır 
beyazım çok diyen en karadır 
masumiyet kalpte olmalı dedi
kimsenin kalemini kırmadım
kimsenin kaleminde gözüm olmadı dedi
şimdi ben en günahkar kul muyum 
yalan kalpleri kirletmez evet biraz grileştirir ama siyah yapmaz dedi
buna da pişmanım bana af çıkmaz mı sizin kanunlardan dedi
ağladı ağladı ve gitti...
sonra başka bir gece diğeri geldi insanlar dedi sıkışmış duvarların içinde
bizim mesela burada çok kalabalıklar dedi
sığmıyoruz artık duvarların içine 
birilerine söyleyin yıksınlar  bu duvarları. azad etsinler bizi dedi
duvarlar arasında olmasın insanlar
duvarlara karşı olsunlar 
arasında kaldığımız her duvar bizleri o kadar eritiyor 
o kadar başkalaştırıyor dedi.
duvarlar size gücüm yeter mi dedim ben de duvarlar  arasında değil miydim!....

7 Kasım 2013 Perşembe

                        Çamurdan Bebek
çocukken hiç bez bebeğim olmadı benim ya da bir oyuncak bebeğim.
ondandır belki
kendimle bu bitmez oyunlarım...
kendine en büyük düşman yine kendiymiş ya insanın
 binlerce senaryom var benim ölüme dair ve binlercesi  yaşamamaya dair...
gittiğim her uçurumun kenarından dönmesini bildim 
ayaklarım tökezledi evet ama düşmedim.
 dedim henüz erken....
erken bir hayata yeniden küsmeye....
ve geç çocukluğa dönmeye...
şimdi diyorum geriye dönüp
bir bez bebeğim olmadı  benim ama çamurdan bebeklerim vardı.
çok farkı yok aslında şu andan
çamurdan neler yapmadık ki...
çamuru atardık temizlenirdi ellerimiz
zor olan ne biliyor musun?
hani kendi aksini gördüğün sular var ya dupduru,tertemiz
derinliğine inandığın
çamurdan beni ancak bu temizler dediğin
bir sabah kalktığında
o suların çamura bulanması...!





8 Ekim 2013 Salı

             Rüya

 yüzünü göstermeyen o adam geldi dün tekrar rüyama

su dedi

karanlık bir su var önünde

derin bir bataklık

az ilersinde  uçsuz bucaksız tertemiz bir deniz

ama önce bataklıktan geçmelisin o suya ulaşmak için

deniz sana hasret sen denize

ama önce bataklık.

ya dedim boğulursam ,batarsam o bataklığa

ya dedim ilersi sadece bir serapsa

seraba da razı olmalısın dedi  bataklıktaysan.........

13 Eylül 2013 Cuma


         SANRI
bir sanrı biliyorum bu hayat
varmış gibi görünen bir rüya yansıması
gerçek olamayacak kadar acı bazen
bir yerini keser ya bir bıçak
paslı bir çivi batar ya karnına
işte o kadar acı
ama ağlamayacağım anne
çünkü bu sadece sanrı
gerçek olamayacak kadar acı..........
ağlamayacağım anne
bu sanrı bir gün bitecek
ışıklar içinde yemyeşil bir ormanda küçük bir kız olacak ruhum yine
beyaz bir orkide kadar saf
ama saflık iyi değil anne
aç gözünü bu hayatta saf olma derdin sen hep
şimdi sence ben ne olmalıyım anne
bu acı sanrının içinde kendimi kaybettim anne
sen kimsin deseler verecek cevabım yok
sahi ben kimim anne?
ağlamayacağım anne
çünkü bu sadece sanrı
gerçek olamayacak kadar acı.......

3 Eylül 2013 Salı

      Sarı Yaprak

 sarı bir yaprak düştü yere

dur dedim daha Eylül

kış için erken daha

daha bağbozumu olmadı sende bu erken göçüş niye

acelen ne

nereye bu kaçış

neyden bu kaçış

yazı silmek mi isteğin

onu niceleri denedi

silinmiyor sarı yaprak

o bir kez yazıldı mı alnına silinmiyor sarı yaprak.....



27 Ağustos 2013 Salı

               DUVAR

 dilinde bir türkü lay lay lay.

yollar...

siz değil miydiniz aydınlık ,yemyeşil görünen

siz değil miydiniz yola çıkınca kararan

siz değil miydiniz tertemiz

ayaklarımıza çamur bulaştıran.

hep mi değişir yollar  yola çıkınca

hep mi

baştan rüya ,

ardı

kabus.

hep mi

yolların önünde büyük bir duvar

ne yıkılır ne aşılır...


 Kumrularin sesleri kesildi  Yaz günleri gibi günaydın demiyorlar bana artık. Olsun . Iyi olsunlar da Varsın başka gökyüzü altında yaşasinla...